Pazar, Kasım 15, 2009

Saç

Kanepede uzanmış, kitap okurken uyuyakalmıştı. Kendine geldiğinde gözleri ayak parmaklarına ilişti. Parmaklarını oynatabiliyordu, ama oynayamayacak kadar şişmiş gibi görünüyorlardı.
Kalkıp mutfağa doğru ilerlerken, yastıkta avuçlar dolusu saçını bıraktığını fark etmedi. Attığı her adımda ayaklarının ardına dökülen saçları da öyle. Mutfağa vardığında ilk olarak buzdolabının kapağını açtı ve içine uzun uzun baktı. Kendisini cezbeden birşey bulamamış olacak ki oflayarak kapağı kapadı ve gidiş yolunda saçtan, küçük bir patika oluşturarak banyoya seğirtti ve duşa girip sıcak suyun buharında gözden kayboldu.
******
Aynı anda salonda hummalı bir temizlik çalışması başlatılmıştı. Adamın az evvel kalktığı koltukta, ufak tefek, kızarmış pilici andıran bir vücuda sahip, tüysüz, dik ve uzunca kulaklı, patlak gözlü bir yaratık durmuş, kafasını bir o yana, bir bu yana hızla çeviriyor ve adamın ardında bıraktığı saçları elindeki çuvala (kendisinin iki katı kadardı) dolduruyordu. Ufaklık koltuktaki işinin bittiğinden emin olduğunda yere atladı ve koltuğun üzerinde bıraktığı çuvalı, ağzındaki ipten çekerek aşağı indirmeye çalışıtı. Bu iş oldukça zorlu görünüyordu. Derken çuval aniden üzerine devrildi ve ufaklık üzerine dökülen saçların etkisiyle hapşırdı. Oldukça sinirlenmiş gibi görünüyordu, ama bu sinirin de komik bir edası vardı.
Küçük adam yerdeki saçları toplayıp çuvala doldurarak banyoya kadar geldi. Duşakabinin önünde, yerde, arkasında kocaman çuval olduğu halde, kabinin camına bakarak durdu. Kabinin buğulu camı ardında kocaman bir gölge oynaşıyordu. Derken gölge aniden kayboldu. Bu esnada düşmeye benzer herhangi bir ses, ya da gürültü duyulmadı.
Bir müddet sonra kabinin kapıları zorlanarak açıldı. İçerden, kapının dışındaki küçük adama ikiz kardeşi kadar benzeyen (biraz daha uzun boylu ve şişman olması dışında), ikinci bir ufaklık çıktı. Kocaman gözlerinden mavi-yeşil arası bir renkte, küçük boncuklara benzeyen (jel yoğunluğunda) göz yaşları akıyordu.
Çuvallı küçük adam arkadaşına (belki de kardeşiydi) üzüntüyle bir an bakıp omuz silkti ve çuvalını duş teknesinin bitişiğine ulaşıncaya kadar sürükleyip bıraktı. Kendisi de teknenin içine tırmandı. Şöyle bir etrafına baktıktan sonra derince iç geçirdi ve teknenin içine biriken saçları toplayıp, çuvala doldurmaya koyuldu.