Cumartesi, Ağustos 28, 2010

Döngü

Yorgunum, uykusuzluktan yorgunum ve yorgunluktan uykusuz.. Bir kısır döngü içerisindeyim yine.. İstiyorum, olmuyor.. Ya da oluyor, isteyemiyorum..
Sıkıntıdan yorgunum bugün.. Yorgunluktan sıkkın.. Bir başka kısır döngü içerisindeyim yine.. Yapıyorum, olmuyor.. Yapmayınca oluveriyor..
Yardım değil istediğim, destek bekliyor da değilim.. Anlayıp yalnız kalmak, yalnız kalıp anlamak istiyorum sadece.. Umutlu bir yalnızlık istiyorum.. Anlaşılabilir bir yalnızlık..
Sevgi istiyorum, istemiyorum.. Şefkat istemiyorum.. Yanımda olmayın bugün.. Bugün uzaktan, çok uzaklardan sevilmek istiyorum.. Umutlanmak istemiyorum, hayal kurmak istemiyorum.. Sizi istemiyorum bugün, kendimi istemiyorum.. Gerçeğe uyanmak istiyorum bu defa uyuduğumda.. Ne olacaksa olsun istiyorum, ne olacaksa göreyim..
Ama bugün için yalnız kalabilmeliyim..

Çokomalimim

Tanıştığımız günü dün gibi hatırlıyorum diyebilmeyi çok istediğim, ama hatırlayamadığım üç kişiden biridir o.. Aynı zamanda bu üç kişi, en sevdiğim üç kişidir de.. Arkadaş değil, kardeş kategorisine dahildirler.. Üçünü de eşit seviyor olmama rağmen, onun başka özellikleri vardır ki diğer herkesin arasından sıyrılmasını sağlar benim için.. Neresinden başlayacağımı bilemediğim bu hikaye çok özel bir günle başlamalı anlatılmaya..

***

Bir gün işe gittiğimde ofiste bekliyordu.. Bana bir sürprizi olduğunu söyledi, elinde üzerine delikler açılmış bir kutuyla, masanın arkasına bir şey arıyor gibi bakınarak.. Sonra duvarın dibinde yerde yürüyen minicik şeyi alıp tanıştırdı bizi, "Rıfkı".. Kendisine bir gonzales almıştı ve bana da bir tane almıştı hazır oradayken.. O günü hiç unutmayacağımı ben biliyorum, o bilmiyor.. ama az sonra herkesle birlikte kendisi de öğrenecek.. O gün benim hayatımda ilk defa sebepsiz bir hediye aldığım gündür.. Daha fazla uzatıp o günün özelliğini kaybetmesine göz yummayacağım şimdi.. Bilmeniz gereken tek şey şu ki, o, "Sadece o anda aklında yer edinebildiğiniz için size bir canlı hediye edebilen"dir..


Evlerimiz yakındı uzunca bir zaman için ve herşey çok güzeldi o zamanlar.. Gecenin üçünde keyifli olduğum (olduğu) için, ya da keyifsiz olduğum (olduğu) için kapısını çalabiliyordum.. Bazen sadece yeğenimi (Brownie) sevebilmek için gittiğim yerdi orası, bazen sadece diğerlerinden uzaklaşmak için.. Kendimi güvende hissettiğim çok az yerden biriydi onun evi, o orada olduğu için.. Kendi evimde ağladığımı bildiği için üşenmeyip gelir, beni yataktan çıkarıp kendi evine götürür ve oyalardı çocuğu gibi.. Onun için yemek yapmayı severdim, benim için yemek yapmasını da severdim.. Yediğim en iyi kanlı parmağı (salçalı sosis) pişiren kişidir de aynı zamanda.. Şimdi eskisi kadar yakın değil evlerimiz, ama inanıyorum ki biz hala öyleyiz.. Yalnız kaldığımda, ya da kalamadığımda, gece müzik dinlerken, burada olsa da, olmasa da hala dertleşiyorum onunla.. Ailemin duvarlarla sohbet ettiğimi sanıyor olması önemli değil, bilmiyorlar orada onun olduğunu.. Bilmiyordu bunu yaptığımı, belki hissetmiyordu da, ama okuyacak herkesten çok daha iyi anlayacağı kesin.. (yazar kıkırdıyordu bu son satırları yazarken.) Kısacası, yakın ya da uzak olması fark etmez, çünkü o daima "Kronik komşu"m olarak kalacak..


Hiç gitmek istemediği bir yere bile, ben tek başıma gitmekten korkuyorum diye gelebilendir o.. Pek çok yerde, pek çok partide dans ettim onunla.. Herşey bir yana da, dans edebilendir o, dans ettirendir aynı zamanda.. Bazılarında migren kisvesi altında ne badireler atlatıldığını biliyorum.. Hala bazen çilekli kokusu geliyor burnuma migren ilacının.. "Ne yapıyor acaba bu ara, iyi mi?" diye sık sık anıyorum ismini.. Diğerlerinin kelimenin tam manasıyla yalnız kalabilmesine hep imrenmişimdir ve bu konuda beni anlayabilecek tek tanıdığımdır o.. En korkutucu sanrılarımla dalga geçebileceğim kişidir ve bu şakaların aslında pek de şakayla ilgisi olmadığını en iyi bilendir.. Bu konuyu da çok uzatmayacağım.. "Aslında normal olan bizleriz, onlar deli" diyebileceğim kişidir o..


Anlatabileceğim çok şey var onunla ilgili, ama daha fazlasını paylaşmak istediğimden pek de emin değilim.. "Mim" diye çağıranlar da vardır onu, "Mali" diye de.. Ama onu tanıyan herkes bilir ki, "Çokomel"dir o aslında.. (Bu son cümleyi yazarken de kıkırdamış olabilir yazar, kimbilir..)


Doğum günün tekrar kutlu olsun... İyi ki de doğmuşsun!

İyi ki varsın... İyi ki dostum olmuşsun!