Çarşamba, Nisan 24, 2013
Cumartesi, Nisan 13, 2013
En sahtesi
Şimdi her şeyin en güzelini
getirse bana, en mükemmelini, en gerçeğini getirse şu anda… fark edecek mi?
Kafamdaki sahteliğin verdiği harikulade hissi ezip geçebilecek mi getireceği en
güzel, en harika şey?
En çok o sevdi beni mesela…
tüm sevgililerden daha fazlaca. Diğer bütün insanlardan çok olarak sevdi beni.
Doğru dürüst tanımıyor bile üstelik, çok iyi de tanıyor bir yandan… ben çok karışığım, ama o çok sevdi
beni, kendisi bile bilincinde değil sanki. En çok o sevdi ya, sorguladım.
Nedendi? Ne içindi? Bir şey vardı mutlaka, kesin bir şey bekliyordu benden. Arkadaş
bile değildi, bırak sevgiliyi. Öylesine sevecek değildi ya. İnsan insanı yok
yere gerçekten sevebilir mi?
İçim içimi yedi, aklım
başımda değil… en çok onu sevdim ben. Tüm diğerlerini sevdiğim gibi. Hep en son
gelen, en çok değil miydi? Değildi. Zaten o da en son gelen değildi, gelişinden
beri kim bilir kaç sevgi eskidi…
Hiç tutmaz ya anlatılmak istenen
ve anlatılan. Hiç görmez ya insan burnunun ucundakini. Çok doluyuz, çok meşgul
kafalarımız, çok karışık duygularımız, çok… hayat çok… hayat gibi.
Hala en çok o seviyor beni. Ama şimdi kafamdaki o en güzel
şeyin, en sahtesini görebilse… gerçekten benimle aynı şeyi görecek mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)