Salı, Ekim 11, 2005

kafedeki genç adam..

Yağmur adeta insanı büyülercesine yağıyor. Ve ben, sadece seni düşünüyorum. Anahtarım evde kaldı; dışarıda, yağmurun atında Canan'ı bekliyorum ve beklerken de seni düşünüyorum. Canan benim ev arkadaşım benden biraz daha kısa boylu ve biraz da toplu ama çok sevimli bir kız. Dışarıda kaldığımı duyunca çok üzüldü, çünkü biraz daha işi vardı. Ama söz verdi, erken gelecekti. Aşağı yukarı yarım saattir evimizin karşısındaki parkta oturuyorum ve düşünüyorum. Yo sandığın gibi değil. Ne bir an önce eve girmeyi, ne de herhangi başka bir şeyi...
Sadece seni düşünüyorum. "Acaba bir daha görebilecek miyim onu ya da adı neydi?" gibi bir sürü soru aklımı kurcalıyor. Bilmiyorum sende beni hatırlıyor musun?
Ben seni çok iyi hatırlıyorum adını, evini, işini bilmiyorum ama seni ve o iki günü kendi adımı bile anımsadığımdan çok daha iyi anımsıyorum. Gözlerin bal rengiydi, saçların kömür karası, boyunsa 185cm civarıydı; öyle dik duruyor öyle dik yürüyordun ki olduğundan çok daha iri görünüyordun. Evet birazcık havalıydın ama bu, sana çok hem de çok yakışıyordu.
Kafede aptal aptal oturmuş gazetemi okuyor ve sıcacık çayımı yudumluyordum ki; birden bire içeri ve hayatıma girdin. Seni görünce birden titredim; önce üşüdüğümü sandım ama hayır üşümüyordum bu çok daha farklı bir duyguydu. Daha önce kendimi hiç böyle hissetmemiştim. Ama bir tek şey biliyordum o da bundan çok hoşlanmıştım ve tabi ki senden de. Gözlerimi sana dikmiş bakıyordum. Tıpkı ölmek üzere olan bir annenin yavrularına baktığı gibi...
Bir ara çayımdan bir yudum almak için gözlerimi fincana doğru kaydırdım. Çayım artık eskisi gibi sıcak değildi, yüzümü şöyle bir ekşittikten sonra tekrar sana döndüm fakat iskemlen boş duruyordu, yoktun, peki ama nereye gitmiştin?!. O gün akşama kadar hep bir burukluk ve içimde hep bir eksiklik hissettim.
Ertesi gün yine kafeye gittim ama dünkü gibi değil. Sabah erkenden kaltım, sıcak bir duş, etkileyici bir makyaj ve tabi ki en sevdiğim parfüm... Bir elimde gazete, diğerinde çayım seni bekliyordum geleceğinden emin değildim ama bir umut işte, kim bilebilir belki de yine gelirdin. Ve hislerimde yanılmamıştım. Benden birkaç dakika sonra da sen içeri girdin. Gözlerin boş masaları tek tek dolaştı ve bingo! En sonunda bana doğru baktın daha sonra başını ve vücudunu da bana doğru çevirdin. Hayatım boyunca daha önce hiç duymadığım, oldukça kibar bir ses tonuyla "GÜNAYDIN" dedin. Çok heyecanlanmıştım ama sana hiçbir şeyi belli etmemeye kararlıydım. Yalnız bir sorun vardı, sana cevap veremiyordum; adeta ses tellerim boğazımda düğüm düğüm olmuşlardı. Bu yüzden kibarca başımı öne eğdim. Tam yanımdaki masaya oturdun ve aynen dün benim sana baktığım anne gibi şimdi de sen bana bakıyordun. Bu çok hoşuma gitmişti. Ama sana renk vermemeliydim, yoksa büyü bozulabilir sindirella birden külkedisine dönüşebilirdi. Bu kez büyük burunu oynama sırası bana gelmişti.
Yıllardır o kafeye gitmeme karşın beni tanıyan herkes şaşkındı, çünkü beni daha önce hiç böyle gömemişlerdi. Bu kadar süslenmemin bir nedeni olduğunu biliyorlardı ama nedeninin ne olduğunu anlayamamışlardı. Onların şaşkın bakışları arasında kalktım ve kafeden çıktım, çıktıktan sonra kafenin camımdan hala beni izlediğini gördüm. Hayatımın en güzel iki günüydü.
Bugün her zamanki gibi yine kafedeki yerimi aldım, kendime çok özenmemiştim ama kimse çirkin olduğumu da söyleyemezdi. Sıradan ve doğaldım. Ama saatlerce beklememe karşın gelmedin, seni özlediğimi hissettim, ama elimden hiçbir şey gelmiyordu.
Seni hala çok özlüyorum. Aradan iki saat geçmesine rağmen Canan da gelmedi; belki biraz daha oturup yine kafeye giderim… kim bilir belki de bu kez gelirsin...

5 yorum:

Mich dedi ki...

Okurken bir şeyi farkettim, hepsi canlanıyor gözlerimde, ilginc geldi bi an..
Bu da çok güzeldi, devamı olmalı bunun, böyle bitemez bu hikaye! :)

Mich dedi ki...

İkisini buluşturup evlendirebiliriz ne dersin? Cok basit oldu ama bu önemli değil, önemli olan devamını getirebilmek. Kafede ki genç adamı oynarım ben mesela? :P

Unknown dedi ki...

ya evet bende bunun devamını yazmayı planlıyorum.. yakın zamanda umarım tamamlayabilirsem burda olur o da ;))
ama ben evlendirmeyi düşünmüyorum ya çok güllük gülistanlık olmasın ööle biraz uuraşsınlar buluşabilmek için.. mesela ikinci bölümüde 'kafedeki genç adam'ın aazından yaziim diorum.. toplamda üç-dört bölüm yapabiliriz böylece daha eelenceli olur.. :))

Mich dedi ki...

Valla güzel fikir, tebrik edeyrum aybalam. Sabırsızlıkla yeni bölümlerini bekliyoruz, hadi bakalım.

Unknown dedi ki...

çok teşekkür ettim..
hadi bakalım bekleyin beni.. :PpPp