Pazar, Ekim 09, 2005

Tuna..

Oturmuş şiir yazıyordu. Aklında yalnızlığı... Yalnızlık zordu... çok zor! Kimsesi yoktu, sevgisizlik artık canına tak demişti. Hiç sevgilisi olmamıştı bugüne dek. Ailesi de... Öyle ya yetimhanede büyüyenlerin ailesi olmazdı ki! Sigara, içki sevmezdi. Hatta kola, kahve, çay bile içmezdi. Hayatı yeterince kötüydü zaten; bir de kendini zehirleyip, hastanelerde sürünmek niyetinde değildi hiç. Birkaç tanıdığı vardı iş yerinden. Sürekli birbirlerine dert yanarlardı, her birinin hayatı berbattı sözde. Her fırsatta sigara yakarlar, zararlarından bahseder ve üstüne birer sigara daha içerlerdi. Böyle insanları hiç sevmezdi Emre. Ama çalışmak zorundaydı, nedense?!. Hiç anlamıyordu neden insanların çalışmak zorunda olduğunu, ama zorundaydılar işte! O da bu kurala uymak zorundaydı ve uyuyordu da.
İşte tam Emre bunları düşünürken yanındaki sandalyenin çekildiğini fark etti. Umursamadı önce, alıp gitmesini bekliyordu. Ama öyle olmadı işte bir kadın, hem de çok güzel bir kadın sandalyeyi çekti ve oturdu. Böyle durumlarla karşılaşmıştı daha önce de, ama konuşmazdı o kadınlar... biraz oturur, onun bir şeyler söylemesini beklerler, konuşmayınca da kalkıp giderlerdi. Bu kez öyle olmadı ama. Kadın ona baktı gülümsedi önce, Emre de farkında olmadan gülümseyivermişti işte. Bir gariplik vardı, ama neydi. "Şiir mi yazıyorsun?" dedi kadın sonra. Emre şaşkın şaşkın başını salladı. Hoşlanmıştı bu kadından; çünkü, çok içten konuşmuştu onunla, sanki yıllardır onu tanıyor gibiydi... hiç bu kadar gerçek gülümseyen birisiyle karşılaşmadığını düşünüyordu ki, kadın ekledi "şiirleri severim... sen de sever misin?" ve hiç durmadan devam etti kadın.
"Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum."
Emre kadına fırsat vermedi bu kez "Edip Cansever. En sevdiğimdir." , kadın yine sıcak sıcak gülümsedi ona. Mutluydu işte şu an, kim, ne diyebilirdi; nasıl engelleyebilirdi ki?!. Bir süre konuştular kadınla. Adı Tuna'ydı ve Emre daha şimdi fark edebilmişti, Tuna'nın gözleri simsiyahtı. Hiç görmemişti bu kadar siyah, bu kadar derin gözler. Galiba aşktı bu içindeki kıpırtı, öyle olmalıydı. Konuştular, konuştular, konuştular...
Artık Emre'nin de bir sevgilisi olmuştu. Yarın yine buluşacaklardı ve daha sonraki gün ve ondan sonraki gün... Sevmişti işte sonunda birisini, zor değildi bu. Aksine, çok kolay ve de çok hızlı olmuştu. O gece hayatında ilk defa bu kadar huzurlu uyudu Emre. Ve rüyasında Tuna'yı gördü. Güzeldi şimdi her şey ve daha da güzel olacaktı. İşte şimdi anlamıştı hayatın bir anlamı olduğunu ve neden hep yaşaması gerektiğini...!

4 yorum:

Mich dedi ki...

iyiymiş be!

Unknown dedi ki...

saolun, varolun efenim.. yapıoz bişiler bakalım kendi çapımızda bizde.. :)

Mich dedi ki...

çok begendim, ellerine sağlık. devamını bekliyoruz, hadi bakalım.

Unknown dedi ki...

çok yakında geliyor yeniler.. saygılar efenim.. ;))