Salı, Kasım 05, 2013

Arkadaşlar ve Diğerleri

Var ya… ben bu başlık atma işini beceremiyorum be okuyucu. Her şeyi yazıveriyorum oraya, başlıktan sonrası sırf laf kalabalığı gibi oluyor.
Yazasım gitti şu anda resmen, ama seni biraz boşladım bu aralar, canın sıkılmıştır herhalde. Benim de canım sıkıldı bu geçen zamanda okuyucu sorma, başka bir işlere giriştim ki ömrümden yiyor, gerçi o seni ilgilendirmez pek. Hem sen bu aralıktan bihaber olmalısın. Toptan okuyorsun değil mi lan? Aferin. Otur adam gibi oku, süründürme ayıp, günah… arkandan ağlar… ağlarım.
Yemin ederim ağlarım, yaparım bunu.

Arkadaş… başlığa takıldım, ne yazacaktım - neler yazdım yine. Gerçekten de laf kalabalığı oldu. Neyse tamam, o başlığı oraya boşuna koymadık herhalde. Arkadaşlardan bahsetmem lazım, diğerlerinden de… diğerlerinin ne olduğunu merak etmiyor musun? Ben ediyorum, çünkü o başlık altında tam olarak neden bahsedeceğimi ben de bilmiyorum şu anda. Az sonra anlarız… Hehehehe! (bkz. pişkin pişkin gülmekler…)


Arkadaşlar hep az olanlar sanırım. Az bildiğin, seni az bilen… az gösterdiğin kendinden ve onlardan az gördüğün… Biraz merak edersin filan, ama yine de çok içeri girsin istemezsin. Olduğu yerde iyidir çünkü, onun yeri orasıdır. Yoklukta gideri vardır elbette, olacaktır da… ama her zaman olmaması yeğdir. Seversin bile belki, ama az.
Ve diğerleri… onlar bundan çok ötededirler. İleri ve yahut geride olmak kaydı ile… uzak ara ötesindeler, kabul et.
Çok sevdiklerin yok mu, uzak kalmaktan nefret ettiğin insanlar? Onların hiçbiri arkadaşın değil, öyle değil mi? Sevgilin var mesela adı üzerinde (okurken aklına geldi biliyorum, gelmediyse de ya sevgilin yok, ya da o senin eşekliğin okuyucu kusura bakma… o ilişkiyi de bir gözden geçirmende fayda var bence.), sonra kardeşin var, annen-baban (belki) ve kardeşin gibi olan var… ve daha kim bilir kimler, neler var.
Bir de ne yapsa olamayan, olduramayanlar var. Gülümsüyorsun geniş geniş, ama sen de bunlardansın birileri için, emin ol. Şimdi, tam da şu anda senin için; “Ulan ne gereksiz adam/kadın be!” ,ya da; “Yaa… yok, yok. Onu çağırmayalım.” , diyorlar. Hoş bir his değil, değil mi? Ya bırak. Harika bir his. Tanıştığım herkes beni sevsin istemezdim ben, sen de isteme okuyucu… çok acınası. Sevdiğim herkes bile beni, benimle aynı oranda sevmemeli, kendileri gibi, içlerinden geldiği gibi sevsinler. Ya da nefret etsinler. Ama nasıl hissetmeleri gerekiyorsa, nasıl hissettiriyorsam öyle hissetsinler hakkımda.
Mesela sen okuyucu… annemsin, ağabeyim, bir tanecik dostum, sevgilim, kedim (çünkü ona da ben okuyorum şaşırma hemen)… her kimsen osun işte. Sevdiğim (en çok) herkes ve her şeysin benim için. Haa bu arada yanlış anlaşılma filan olmasın diye açıklayacağım yine; burada saydıklarım belirli bir sıraya göre dizilmedi, eğer bir sıralama olacaksa birinci sırada bu saydıklarımın hepsi yan yana olsun isterim…

Bu yüzden herkes gitsin boşver, ama sen kal okuyucu. Tamam mı?

Hiç yorum yok: