Salı, Kasım 05, 2013

Kayıp Balık Sabiş

Komik…
Geçtiğimiz günlerde (aslında sanırım beş ay filan oldu ama aldırma, çünkü burada zaman mefhumu yok) anneannemi kaybettik. Böyle söyleyince ölmüş gibi algılanıyor, değil mi? Aynı yanılgıya o gün düşen arkadaşlarım da olmadı değil… ama ölmedi, neyse ki. Hem ölmüş olsa söze “komik” diye başlayacak kadar da eşek değilim herhalde. Saçmalamayın… çok seviyorum ben onu.
Neyse, kayboldu işte. Nasıl mı? Annemle birlikte semt pazarına gitmek istemiş ve gitmişler. Ama bahsi geçen kadının seksen yaşında, yine seksen kilo, kemik erimesinden muzdarip, bastonlu bir kadın ve bulunduğumuz muhitin de her santimetre karesinin yokuşlardan oluştuğunu düşünürsen daha pazara ulaşamadan yorulduğunu anlatmama pek de gerek olmayacaktır sanırım. Nitekim, pazarın yakınındaki bir parkta oturmuşlar dinlenmek için. Gel gör ki, anneannem oturduktan sonra pazarda dolaşıp, sonra da eve geri dönmek için yeterli gücü olmadığına kanaat getirmiş ve orada kalmaya karar vermiş. Daha doğrusu annem ona, orada beklemesini alışveriş yapıp eve gideceğini ve tekerlekli sandalyeyle onu oradan alacağımızı söylemiş. Anneannem de bunu kabul etmiş.
Buraya kadar bir sorun var mı? Yok. Ama aslında iş hiç de öyle değil. Çünkü bizim Sabiha sıkıntıdan mıdır, yoksa kendi kendine gücünü ispat etme çabasından mı tam olarak bilemediğimiz bir sebeple oradan kalkıp eve kendi başına gelmeye karar vermiş bir anda. Ve kalkmış… ama biraz ilerledikten sonra yine yorulup bir apartmanın önündeki duvarın dibine oturmuş dinlenmek için. Ama öyle kuytu bir yerden bahsediyorum ki onu orada görmek mümkün değil… bu yetmezmiş gibi, bir de önüne otomobilini park etmiş adamın biri… ve zaten ufacık bir kadından bahsediyoruz.
Bu esnada annem, eve dönerken parka uğramış nasıl diye bakmak için… ama ne görsün? Hiç… anneannem yok, bıraktığı yerde. Etraftakilere sormuş filan, böyle böyle bir kadın gördünüz mü diye. Evet, birisi gerçekten de görmüş. Rivayete göre anneannemi “kızı” gelip almış. Ama sorun şu ki, anneannemin annem ve teyzemden başka kızı yok… annemin onu oradan almadığını biliyoruz ve teyzemse yurtdışında yaşıyor. Yani, ya başka birinden bahsediyorlar, ya da anneannem kaçırıldı! Aman Tanrı’m!

Ha… aslında bu noktada araya girmem gerekir, çünkü o sıralarda bir takım problemler vardı ve gerçekten de bir an için (kısacık bir an, ama yine de…) kaçırıldığını düşündük.

Her neyse… sonra annem panikleyerek beni aradı, anneannemi bulamadığını ve aşağıdan (nispeten daha düz olan bir sokaktan) gelmeye çalıştığını tahmin ettiği için oradan eve geleceğini söyledi. Ben de diğer taraftan parka doğru inecek ve evin etrafında 360 derecelik bir açıyla arama çalışmalarımızı yürütecektik. Peki, tabii ki bunu yapacaktım. Apar topar çıktım evden, aradım taradım… yok. Geri döndüm, annem de eve ulaşmıştı. O da bulamamış. E, iyi de… nereye gider bu kadın? Bir şekilde karşılaşmamız gerekmez miydi? Evet. Neden karşılaşmadık peki? Kimse bilmiyor. Olumlu düşünmeye çalışıyoruz… semtimiz iyi ve özverili insanlarla dolu, yani ne bileyim belki bir dükkana filan girmiştir, oturtmuşlardır, dinleniyordur.
Eve döndük, tekerlekli sandalyeyi alıp tekrar dışarı çıktık. Çünkü bulduğumuzda muhtemelen eve dönemeyecek kadar yorulmuş olacaktı… neticede bulduğumuzda gerçekten de öyleydi.
Annemin eve geldiği yolda aramaya karar verdik, çünkü orada ufak tefek pek çok dükkan var. Ben sandalyeyle arkadayım, annemse önden gidiyor hızlı hızlı. Telefonum çaldı, annem… bulmuş. Nerede? İşte az evvel bahsettiğim kuytu köşede otururken… hemen yanlarına gittim.

“Anneanne! Korkuttun bizi. Neden beklemedin?”
“Ne yani, ben kendim gelemez miyim? Aciz miyim ben?”
“Estağfurullah… ama endişelendik ulaşamayınca. Hadi otur da gidelim eve.”
“Kendim giderim ben, onunla gitmem sakat gibi…”

Bu konuşma bu şekilde epeyce sürdü, ama neticede ikna edip sandalyeye oturttuk ve eve çıktık.
Kısacası bir saat kadar kadını aradık, korktuk, endişelendik, yardımcı olmaya çalıştık, seksen kiloyu yokuş yukarı iterek eve çıkardık ve azarlandık. Hem de ne azarlanmak!

Üstelik ne var biliyor musun okuyucu? En fenası… Ben, karakter olarak bu kadına çok benziyorum. Tanrı doğacak çocuk ve torunlarıma şimdiden sabır versin.

Hiç yorum yok: