İşte!
En sevdiğim kelime. Hiç anlayamadığım ve en çok kullandığım… Yani kelime olarak
çok rahatsız edici ve çok rahatlatıcı bir tınısı var gibi gelir bana hep. Bir
de bundan daha çok kendimi özdeşleştirebileceğim bir kelime herhalde yok.
Yanlış anlama ama okuyucu, karanlık bir durumdan bahsetmiyorum. Söylemeye
çalıştığım şey, kendimi Dünya’nın en meraklı insanları arasında görmemle ilgili
bir şeydi. Bak mesela şimdi nedenini merak ettiğim şu yetişkin tavırlarıyla
başlamak istiyorum, tamam mı?
Aşağı yukarı on dört senedir görmediğim arkadaşımla
buluştum dün. Çok ilginçti. Hani çocukluğunda filan çok sevdiğin bir şarkı
vardır ve yıllar yıllar sonra yetişkinlik hayatında bir gün radyoda aniden
çalmaya başlar ya… hah! İşte öyle bir his. Düşünsene bizzat senin bile
hatırlamakta zorlandığın zamanlardan tanıyor seni adam. Çocukluğunu biliyor ve
yanındayken yine o zamanlarına dönüyorsun az-çok…
Çocukluk da güzeldir, çocukluğundaki seni
tanıyanlar da. Anlıyorsun değil mi? Anlarsın. Ben çocuğu tanıyanların birkaçı
okuyor bu yazıyı şu anda mesela… Harikasınız! Teşekkür ederim.
Konuyu dağıtma ama, lütfen… Söyleyeceklerim vardı
benim! Bak şimdi bu yetişkinlik meselesiyle ilgili sorunuma gelelim, benim
böyle durumlarda (hani şu yıllar sonra yeniden karşılaşma anlarında) hep çığlık
atıp, bahsi geçen arkadaşın boynuna filan atlayasım gelir. Ama büyüdük ya,
garip olur diye tutuyorum kendimi. Hiçbir arkadaşla, hiçbir karşılaşmada
yapmadım bunu ve mutlu değilim okuyucu. Bir de yapmak istediğimle, yaptığım şey
birbirini tutmadığı için geriliyorum, heyecanlı gibi böyle uyuz bir his… Ben
ettim, sen etme. Git atla ulan ne olacak?
Büyümeseydik iyiydi, değil mi? Çocukken her şey
normaldi, istediğimiz gibi delirebilirdik filan. Ne güzelmiş… Yani soru “neden
büyüdük?” değil. Soru şu; “neden yetişkin olunca bu kadar kasıldık?” Hoplayıp
zıplayan yetişkinler olamıyor muyuz? Ben denedim mesela, çok güzel de
olabiliyor. Ama merak ettiğim şey neden genellikle kontrollü olmak zorunda
olduğumuz… Eminim mantıklı açıklamaların vardır, şu yüzden böyle filan gibi…
istemiyorum onları, kendine sakla. Çünkü bu durumun nedenini anlarsam başka bir
insan olacağımdan çekiniyorum. Yani senin gibi, ya da onun gibi. Sana hakaret
ediyor da olabilirim, etmiyor da. Kendin ver kararını okuyucu… Ben sokakta
koşturanlardan olmak istemiyorum. Mantıksız ve sevimli olmak istiyorum.
Anlaştık mı?
Gelelim “neden”e… Soruların ve sorunların olması
harika! Değil mi? Bana neden diye başlayan mükemmel bir soru sorsana, cevap
veremeyip delireyim.
Hadi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder