Salı, Kasım 05, 2013

Bekledim de Gelmedi

Hemen konuya giriyorum okuyucu, tamam mı?
Etta James ablam “at last…” diyordu, aklımda bin türlü beklentim… Olanlar, olmayanlar. Olacaklar, olmayacaklar. Ya da O’nun diyeceği gibi “Olasılıklar…” , çok yüklendim, yoruldum ve çok yükseldim. Nasıl tarif edeceğimden pek emin değilim, belki şöyle olabilir : benim de “at last” diyeceğim anın (her ne için olursa, kesin bir şeyden bahsetmiyorum) beklentisine takıldım kaldım… ama mutluyum lan. Vallahi bak.
Anam! Çok duygusala bağlamışım okuyucu hiç uyarmıyorsun da haa… Ama şarkı bitti, biraz hareketleneyim de, neşemizi bulalım. Bekle.


Beklemek çok kötü bir his değil mi? Özür dilerim beklettiğim için.
Gerçi şahsen ben pek nefret duymam bekleme durumuna karşı… severim bile bazen. Beklediğim şey kesin olacaksa, ya da kişi kesin gelecekse ama… eminsem sonucun pozitif olacağından en sevdiğim şeylerden biridir beklemek. Yani düşünsene oğlum, önünde zaman olduğunu biliyorsun, sabırsızlanıyorsun… ama o şey kesin olacak. Bir şekilde olacak… işte o “bir şekilde” kısmındaki şaibeli durumdan inanılmaz keyif alıyorum ben. Hayal ediyorum filan, şöyle olsa mesela – böyle olsa şahane olur diye. Her gün daha güzeli geliyor aklıma. Tabii olan asla o hayallerdeki gibi olmuyor. Olmaz çünkü, hayat öyle bir şey değil. Ama olsun, ‘bir şekilde’ oluyor ya… hele bir de bazen hayal edemeyeceğin kadar iyi oluyor ya… Allah’ım o nasıl güzel bir histir. Tasviri pek mümkün değil gibi…
Aslında yazmaya başladığımda aklımda sevgiliyle alakalı şeyler vardı, güzel bir şeyler. Ben bu ara O’ndan çok bahseder oldum, insanlara, kedime ve hatta kendi kendime… ve O’na da, bazen. Ama şimdi, içimdeki ergeni konuşturmaktan vazgeçtim. Bu gece ne diyeyse (herhalde şarkıdan) nasıl bir gaza geldim anlatabileceğimi sanmıyorum okuyucu… boşver o yüzden, anlama. Ben de denemeyeyim hiç boşuna.
O da okuyor şimdi bak, ya da okuyacak… ya da her neyse işte. Sonra da dalga geçecek “ergen” diye.
Geçsin.

Ben bu gece mutluyum ve önemli olan bu.

Hiç yorum yok: