Salı, Kasım 05, 2013

Sevgili Günlük;

Hop! N’aber okuyucu?
Ben çok neşeliyim bugün nedense… Ne bileyim lan, uyandığımdan beri sırıtıyorum sebepsiz. Rüya filan gördüm herhalde, ama hatırlayamıyorum…
Aa! Bak aklıma gelmişken bundan bahsedelim. Günlük gibi yazmak, hani anlatacaktım ya…
Sen hiç günlük yazdın mı lan? Ben hiç yazmadım. Bugüne dek yazmadığım tek şey günlük olsa gerek… Küçüktüm, doktorum “Ruhsal sorunları olan insanlar günlük tutar.” demişti… imajımı zedeleyemezdim, günlük tutarak. Ne ruhsal sorunu? Benim öyle bir problemim yoktu, o halde günlük filan da tutamazdım. Ama bak demek ki biraz içimde kalmış… kısa hikayelerden oluşan bir kitap yazacaktım, seninle muhabbete daldım günlüğümsü bir şey oldu. Şikayetçi değilim gerçi, böyle de hoş oldu. Ya da değişik… ya da her neyse işte.
Öte yandan hakikaten tam manasıyla günlük gibi mi gidiyorum ondan da emin değilim, malum hiç deneyimli olduğum bir alan değil bu. Ama şu anda yaptığım şeyin bendeki çağırışımı günlük tutmak oluyor hep. Günlük tutmak da böyle bir şeydir herhalde. Oturup aklına eseni yazıyorsun filan, neler olmuş-neler düşünmüşsün… mesela ben seninle konuşuyorum, günlük yazan da defteriyle konuşuyor… hahaha! Bu da çok şizofrenik bir durummuş yalnız. Harbiden konuştun mu oğlum defterinle?

Bence doktorum haklıydı : Bütün günlükçüler sorunlu.

Hiç yorum yok: